Etkinlik : 3 Blogger ile 'Son Zamanlarda'

  Uzun zamandır takip ettiğim Büyülü Ayraç , Vampirella'nın Güncesi ve Optik'in Kitap Blogu harika bir etkinlik düzenlemişler. Bende katılmaya karar verdim. İşte benim sorulara cevaplarım ;

1. Seni mutlu eden bir kitap haberi ?
  Severek okuduğum Wallbanger kitabının Türkçe edisyonunun çıkacak olması beni bayağı sevindirmişti :)

2. Okuyup da çok beğendin bir kitap hangisi?
  Şu sıralar Samantha Young'dan Dublin Caddesi'ni okuyorum,harika olduğunu söylememe gerek bile yok ;)

3. Okuyup da beğenmediğin, seni hayal kırıklığına uğratan bir kitap ?

 Normalde tarihi/kurgu kitaplarına bayılırım , hele ki konu Atilla,Cengiz Han ve Timur ise. Ne yazık ki M.Samih Fethi'nin Timur kitabı beni hayal kırıklığına uğrattı. Sanırım en önemli neden kitaba büyük umutlarla başlamış olmam. 


4. Okuma alışkanlığında bir değişim oldu mu? Son iki ayda kaç kitap okudun?
 Utançla söylüyorum ki son iki ayda 4 kitap okudum. Bu bana göre çook az bir sayı ancak sınavlardan -hele ki kimya- kafamı kaldıramıyordum :(

5. Gözüne kestirdiğin, mutlaka okumalıyım dediğin kitaplar hangileri?
  Listenin başını Sarah Jio - Böğürtlen Kışı çekiyor :)

6. Etkinliği takip edenler bir kitap öner!
  Jamie McGuire - Ayaklı Bela :)

7. Okuyupta yarım bıraktığın bir kitap?
  Yakut Kırmızı. 

8. En çok hangi yayınevinin kitaplarını okudun?
  DEX , Pegasus ve Arkadya daha çok sanırım. Arada bir Yabancı Yayınları ve Artemis'te okuyorum :)

9. Bu ay okuduğun en uzun kitap neydi ve kaç sayfaydı?
  Buket Uzuner - Su , 329.

10. Hediye kitap aldın mı? Aldıysa bizimle paylaş.
  Nerde bende o şans ? Neyse ki doğum günüm çok yakında :)



Neden Kitap Okumuyoruz ?

1 - Anamızın karnından her şeyi bilerek çıktığımız için...

2- Çok zeki olduğumuz için okumaya gerek duymuyoruz...

3- Okumuşluk genelde pek bir işe yaramıyor...

4- Paranın yolu kitaptan geçmediğinden...

5-Sıkıcı geliyor...

6- Birinin yazdığını öteki tutmuyor (?)...

7- Kim okuyor ki?

8- Zaman yok!

9- Bakkalcı ve fırıncı kaç kitap okuduğunu sormuyor..

10- Katını alıp arabanı altına çektikten sonra okusan ne yazar , okumasan ?

11- Diplomayı aldıktan sonra okumak bitiyor..

12- Hayat bizim canımızı okuyor ya zaten ...

13- Televizyon yetiyor bize...

14- Kitap okumak zaman kaybı , otur dersine çalış!

15- Okumak ne anlama geliyordu ?Ben soruyu tam anlayamadım sanırım.

Yorum : Kelebekler Gamsız Uçar - Ahmed Günbay Yıldız

Resmi büyütmek için üzerine tıklayın.

  Uzun zaman bloga giremediğim için öncelikle hepinizden özür diliyorum. Sınavlar , bilgisayarın bozulması , küçük çaplı bir deprem yaşamamız sonucu ilgilenemedim. Kitaplar ellerimin arasından su gibi kayarken burasının böyle boş durması hiç hoş olmadı tabi :( En kısa zamanda telafi etmeyi düşünüyorum.

Kitap Adı : Kelebekler Gamsız Uçar
Yayınevi : Timaş Yayınları
Sayfa Sayısı : 320
Satın alabileceğiniz yerler : D&R | kitapyurdu


  Kitap bir dedeye duyulacak sevgiyi bu kadar güzel anlatabilirdi! 

  Haluk küçüklüğünden beri dedesine hayran , sessiz sakin , büyümüşte küçülmüş ve olgun mu olgun bir çocuktur. Anne ve babası ise kendi işlerine dalmışlardır  , çocukları ile ilgilenmezler. Olaylar Haluk'un dedesinin kullandığı cümlelerin aynısını kullanması ve bunu ailenin fark etmesi ile başlar. Aşırı kıskanç (bana göre) anne ve baba Haluk'un dedesi ile görüşmesini olabildiğince engellemeye çalışır. Ne yazık ki hiçbir çözüm işe yaramaz. Haluk dünyayı dedesinin gözüyle görmektedir. Ona göre dünya gelip geçici zevklerle dolu değildir.

Yorumum : 

  Bir önceki paragrafta bahsettiğim olaylar kitabın sadece ilk 50 sayfasını kapsıyor.Aslında konu o kadar çeşitli ki! Yazarın usta üslubu sayesinde olay akışı kopmadan tüm olanlar kitaba aktarılmış. Yani okurken sıkılma gibi bir durumunuzun olacağını düşünmüyorum. Sayfalar kendiliğinden aktı elimde.  Ancak şunu da belirtmekte fayda görüyorum. Fantastik-aşk kitaplarına bayılan bir arkadaşım kitabı yarım bıraktı. Eğer bunun gibi gerçek hayattan bahseden ve yoğunlukla hüzün işleyen kitapları sevmiyorsanız elinizi kitaba doğru uzatmayın bile! Aldığınıza , alacağınıza pişman olabilirsiniz.
   Kitabı okurken sıklıkla şu cümleyi kullandım : 'Yok artık yaa! Her şey de Haluk'un başına geliyor.' Çünkü ne zaman bir bela olsa hepsi dönüp dolaşıp Haluk'un yakasına yapışıyor. Mahalleye gelen tüm kızların Haluk'a sarkıntılık durumları da ayrı bir komedi unsuruydu tabi... Üstelik bu kızları seven oğlanların  -ki mutlaka var- Haluk , acaba benim sevdiğime yüz vermiş mi yoksa uygun bir üslupla uyarmış mı diye düşünmeden kavga çıkarmaları beni sinir etti! Kızlar da gururuna yediremiyor tabi reddedildiklerini söylemeyi. Kitabı bu tür olaylar yüzünden parçalamadığım için kendimle gurur duyuyorum :D 

  

Verdiğim Puan : 3/5








#OkumayaBaşladım

Bu aralar elim Türk yazarlardan başkasına gitmiyor. Ahmed Günbay'ı da uzun zamandır tanıyor ancak bir kitabını okumaya fırsat bulamıyordum. 'Kelebekler Gamsız Uçar' gerek adı gerekse kapağıyla dikkatimi çekti ve okumaya başladım , en kısa zamanda yorumunu da blogumda göreceksiniz :)



Bir Hayal Kırıklığı : Shiritsu Bakaleya Kouko



    Evet,böyle bir başlık bu yazıyı okumanızı sağlar mı bilemeyeceğim ancak izlemeye başlamadan önce kısa bir göz atmakta fayda var. Çünkü benim gibi büyük umutlarla başlayıp asık bir suratla bitirebilirsiniz. 
Konu : Bir gün Bakada lisesinin aptal,suçlu ve serseri erkekleri ve Daiichi Catteleya Akademisi'nin şık , güzel ve varlıklı kızları Bakareya Lisesi'ni oluşturmak üzere birleşirler.Olaylar da bunun üzerine başlar...

  Öncelikle neden sevmediğim kısmında başlayalım. (SPOİLER İÇERİR!)

1- Dizi 30 dk olmasına rağmen en az 10 dk'sının dövüş sahnelerine harcanması. Haa , sakın aksiyon kısmına aldanıp izlemeyi düşünmeyin çünkü Cüneyt Arkın'ın havada parende atarken bir yandan da mangal yapması bile daha gerçekçi olur bu dövüşlerden. Yanağına vurduktan sonra 'dıkşın' diyen arka sese gülsem mi ağlasam mı bilemedim :( Üstelik dövüşten sonra ki makyajları da berbat yapılmış :(


2 - Tatsuya'nın surat ifadesi. İlk başlarda aşırı tatlı gelip 'Kawaii!' diye gezinsem bile evin içinde sonradan fark ettim ki bu çocukta başka surat ifadesi yok. İşte o meşhur küçük Emrah bakışları : 


3- Catteleya Şubesin'den gelen kızlarımızın soğuk nevale olması. Ağızlarına 'Gokugenyoo' kelimesini  takmaları  birde bacak büküp selam verişleri öldürdü beni. Üstelik kibar gibi görünüp Bakaleya lisesi erkeklerini hiç düşünmemeleri sonra da kavga ettikleri zaman birbirlerine attıkları o bakışlar -.- Hiç onlarda suç yok zaten. Melek onlar , melek.



4 - Diziye aşk dizisi diye başladım ama umduğum gibi gelişmedi olaylar. Tetsuya ve Haruka arasında bir şeyler yaşansa bile aşk düzeyine çıkamadı bu. Filminde bile aşk üçüncü plandaydı.


Şimdi de dizinin kötü olduğunu bildiğim halde izlemeye devam etme nedenlerime geçelim :)

1- Dostluğu sade ve komik bir şekilde aktarması. Kavga etseler , yenilseler yenseler , taraf değiştirseler bile birbirlerinin arkasını kollamaya devam ettiler. Kısaca zor anlarında hepsi bir aradaydı.



2 - Bakaleya'nın serseri gibi bir anlamı var ve oyuncular gerçekten haklarını vererek oynadılar.(Sadece erkek kısım için konuşuyorum.) Yani , zorla "kötü çocuk" olmaya çalışmadılar , bu konuda çok doğal bir oyunculukları vardı :)


3- Shohei-san. Dövüşlerden -diğer arkadaşlarına fark ettirmeden- kaçması beni kelimenin tam anlamıyla öldürdü :D Bir insan bu kadar mı yaratıcı olur kaçma konusunda ? 



Neyse ki en muhteşem yerde turnayı gözünden vurdu :D Tabi yanlışlıkla ..




       
















                                                            






İşte Shohei-chan dan komik bir sahne daha :)









NOT : Psikopat yan karakterler de radarıma girmedi değil <3


Böyle güzel bir konuyu olayların gelişme yönü ve diyaloglarla harcadıklarını düşünüyorum. Kore versiyonunu çekseler kimin oynayacaklarına fanlar karar vermişler ancak çekileceğini düşünmüyorum.(Bu arada Exotic'ler karar vermiş herhalde , Tatsuya Kai  , Tetsuya Kris falan :D ) Oyuncuların  bu kadar ünlü müzik gruplarında olmaları bile Japonya'da tutulmasını sağlamadı, Kore'de hiç tutulmaz. Yine de izleyecek diziniz yoksa ilk birkaç bölümünü izlemek zamanın geçmesini sağlayabilir :) Matanee ~

FUARIN İLK GÜNÜ!

 Fuara gidemeyenler için -tıpkı benim gibi- bir post yayınlamaya karar verdim :) Umarım en kısa zamanda her ilde bunun gibi fuarlar düzenlerler :)

1- DEX YAYINLARI : 

İlk olarak en sevdiğim yayınevi olan DEX'ten başlamak istiyorum :) Eski kitaplarında fiyatlar 4-5 tl ye kadar inmiş. Yeni kitaplarda ise %20 indirim var.

Hayır , ağlamıyorum gözüme Daemon kaçtı :(

Yorum : Su (Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları) - Buket Uzuner



Türü : Doğaüstü , Polisiye 
Sayfa sayısı : 329
Satın alabileceğiniz yerler : D&R | Pandora | Idefix | MaxKitap | Kitapyurdu



Yorumum : 

 Herkese merhaba! Bir yeni kitap yorumuyla daha karşınızdayım. Bu sefer ki kitabımız Buket Uzuner'e ait Su kitabı. Devam kitapları daha çıkmadı ama en kısa zamanda çıkar umarım.
  Okuduğum Türk yazarların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Çünkü
fantastik kitaplar okumayı tercih ediyorum ve neden bilmiyorum bizim yazarlarımızın yazdığı fantastik kitapları okurken bir şeyler eksikmiş gibi geliyor. Tabi diğer türleri yazma yetenekleri de yabancı yazarlara göre daha iyi bence , özellikle dram kitapları :) 
   Bu yüzden elime bu kitabı aldığım zaman kafamda çoktan bir duvar oluşmuştu. Yine sıkıntıyla okuyacağım bir kitap diye düşünmüştüm , çok geçmeden haksız olduğumu fark ettim. Çünkü kitap Şamanlığı ve Eski Türkleri o kadar akıcı bir dille dile getirmiş ki kitabı okurken zaman su gibi akıp geçti :)
  Fantastik kısmı beni hayal kırıklığına uğratmadı , bilmiyorum belki de benim beklentilerim çok düşüktü. Ancak hiçbir mantık hatası ve uyuşmamazlık yoktu. Kafama takılan sorular da olmadan kitabı bitirdim :)
  Kitap kayıp gazeteci Defne Kaman'ın ailesinin, Komiser Ali Haydar Ümit Kaman'a kayıp ihbarı vermesi ile başlıyor. Defne'nin anneannesi tuhaf olsa ve Defne'nin vapura bindikten sonra inmemesi ilgi çekici olsa bile Komiser Ali bunu kafasına takmıyor çünkü çok yakın bir zamanda yıllık izne çıkacak. Dere kenarında , çimenliklerin üzerinden uzanmasını hayal ediyor ancak işler istediği gibi gitmiyor. Defne Kaman, Komiser'e ıslak kıyafetlerle görünüp tuhaf şifrelerin yazılı olduğu kağıtlar veriyor. Komiser ise istemeden de olsa kendini bu işin içinde buluyor. 
  Olaylar bu şekilde gelişiyor , sonu ise merak uyandırıcı bir şekilde bitiyor :)
  Şunu da eklemeden geçemeyeceğim , kitabı tam bir polisiye roman olarak elinize almayın! Ya da tam bir fantastik kitap da değil. Yazar birçok konuyu harmanlamış ve sadece biri ön plana çıkmıyor :)

Alıntılar : 

 " Çıkarsız paylaşılan saf mutluluk o kadar eşsiz ve nadir bir güzelliktir ki , onun bu yüzden dünyada daima en çok kıskanılan ve satın alınamayacak tek mutluluk olduğu söylenir. "


" Hepsine inandılar ve mantıklı buldular da ne bir yunusun bir insanı koruyacağına , ne de bir insanın ölümden kurtulmak için yunusa dönüşebileceğine inandılar.Kendilerinden boşanmak isteyen karılarını günde beşer beşer bıçaklayıp doğrayan kocalarla , ölmemek için devlete yalvardığı halde korunmayan , göz göre göre ölen kadınların olabilirliğine inandılar. Erkeklere , kendilerini dünyanın hakimi zannetmelerine yol açan resmi eğitime ve külüre , onların işsiz ve yoksul kalınca kendilerini iktidarsız hissederek , biraz da mecburen karı ve kızlarına işkence ettiklerine , daha ilginci , bunun tabiat kanunu olduğuna bile ikna oldular ama bir yunusun insana iyilik yapacağına hayatta inanmadılar."

Verdiğim Puan : 5/5








BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI