YORUM : Yıkılan Krallıklar - Morgan Rhodes

    Prenses: Lüks bir dünyada şımartılarak büyütülmüş Cleo, uzun zaman önce yeryüzünden silinip gittiği düşünülen büyünün peşinde, zorlu ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmak zorunda.
   Asi: Haksızlıklar yüzünden öfkeden deliye dönen Jonas, ülkesinin sefalet içinde kalmasına neden olan baskıya karşı ayaklanıyor ve hiç tahmin etmediği bir görev üstleniyor.
   Büyücü: Kraliyet ailesinin bir ferdi olan Lucia, geçmişi hakkındaki gerçeği ve sahip olacağı kehanet edilen doğaüstü gücünü keşfediyor.
   Veliaht: Şiddetle büyüyen ve fetih için eğitilen, kralın ilk çocuğu Magnus, yüreğin kılıçtan daha keskin olabileceğini anlıyor.
   Mitika'nın üç krallığında da büyü uzun zaman önce unutulmuştu. Şimdi, barışın hüküm sürdüğü yılların ardından, ölümcül bir huzursuzluk içten içe, bir hastalık gibi yayılıyor. Her bir krallığın lideri güç için savaş baltasını çıkardı, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Krallıklar yıkılacak. Peki ama her şey yıkıldıktan sonra kim zaferle ayakta kalacak?
Orijinal Adı : Falling Kingdoms
Seri Sıralaması : Yıkılan Krallıklar (Falling Kingdoms) #1
Goodreads Puanı : 3.85 (15,596 oylama)
Sayfa Sayısı : 424 sayfa
Yayınevi : DEX
Etiket Fiyatı : 24 tl

***
   Mitika'da üç krallık vardır : Auranos (Güney) , Paelsia (Orta) ve Limeros(Kuzey) Krallığı. Zamanında tek bir ülke olan bu üç krallık , 2 büyücünün kavgası sonucunda ayrılmışlardır. Orta ve Kuzey Krallık gitgide zayıflarken , Güney Krallığı güçlenmiştir. 
   Auranos prensesi Cleo'nun nişanlısı , Paelsia'ya gezisi esnasında masum bir satıcının oğlunu öldürür. Nişanlısından korkan Cleo ise araya giremez. Çok geçmeden bu olay tüm krallıklarda yankı bulur. Zaten fakir Paelsia halkı , Auranos'un zenginliklerini kıskanmaktadır. Bu olayı bahane ederler ve iki ülke arasındaki gerilim yükselir. 
    

    "Nefret , çok güçlü bir duygudur. Kayıtsızlıktan çok daha güçlü. Ama nefretle  yananlar , aynı yoğunlukta sevebilir de. Öyle değil mi ?"

   Kitabın kurgusunu biraz daha açık yazacak olursam burası dolacak. O yüzden konusunu burada kesiyorum. Yazarın oluşturduğu dünya çok güzel ve detaylı. Kitabı anlayamayacağımı düşünmüştüm -çünkü bayağı karakter ve olay vardı- ama yazarın açık ve akıcı üslubuyla çabucak kavrıyorsunuz. 
   Cadılar , büyücüler , elementler , krallar ve daha nicesi mevcut Mitika'da. Kurgu ilgimi çekmesine rağmen kitabı beğenmedim. Bunun da en önemli nedeni karakterlerin saflığı. Gerçekten her biri beni ayrı ayrı sinir etti. Karakterler çok olmasına rağmen hiçbirini sevemedim. Karakterler "aşırı" saftı. Saf yerine salak da yazabiliriz aslında. Önlerine kadar gelen fırsatları değerlendiremiyorlar , en gereksiz karakterlerin bile söylediklerine inanıyorlar , olaylar karşısında çok savunmasızlar ve kitabın sonunda aniden güçleniyorlar! Ana karakterlerin mutlaka 2-3 aşığı vardı ki bu da bayağı komikti. Sanki yazar , ana karakterleri gözümüzde büyütmeye çalışmış ama ben aksine bundan rahatsız oldum. 
   Karakterler farklı olsa da hepsi aynıydı aslında.Hepsi değer verdikleri birini kaybediyorlar ardından bunu yapandan intikam almak istiyorlar , bu sırada büyü ile karşılaşıyorlar vs vs. Yani bu kadar güzel bir kurgusu olan kitap, böyle 'güçsüz' karakterlerle mahvolmuş. Keşke yazar daha olgun ve akıllı karakterler oluştursaydı. 
   Kurgu ilginizi çektiyse bile okumanızı tavsiye etmem. Çünkü kitaptaki olayların çoğu tahmin edilebilirdi. 
not : Bazı okuyucular seriyi Game of Thrones'a benzetmiş ama ben Game of Thrones okumadığım için karşılaştıramadım. 



Puanım : 3/5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI