Yazar Hakkında :
Bengüsu , sorsanız 19 diyecektir ama 20 yaşına başmış kocaman bir kız. Şu anda üniversitede , seveceğini düşündüğü bir şeyler okumakla meşgul. Hayatı kamerasının objektifinden görüldüğü gibi anlamaya , kaleminin ucundan çıktığı gibi anlatmaya çalıştı hep. İlk kez kendine sakladığı yazılarından keyifli bir tanesini herkesle paylaşmanın heyecanını yaşıyor.
Bengüsu , sorsanız 19 diyecektir ama 20 yaşına başmış kocaman bir kız. Şu anda üniversitede , seveceğini düşündüğü bir şeyler okumakla meşgul. Hayatı kamerasının objektifinden görüldüğü gibi anlamaya , kaleminin ucundan çıktığı gibi anlatmaya çalıştı hep. İlk kez kendine sakladığı yazılarından keyifli bir tanesini herkesle paylaşmanın heyecanını yaşıyor.
Yazara Buralardan Ulaşabilirsiniz :
SuchAs Blog
***
Röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için teşekkürler :)Öncelikle
okurların için kendini tanıtır mısın? Kimdir Bengüsu Özcan ?
Ben de önce size teşekkür edeyim o zaman, umarım röportajınız tesadüfen kitabımı eline alan kimselerle bana sohbet şansı doğurur :) Şu anda Sabancı Üniversitesinde, ikinci sınıfta endüstri mühendisliği okuyorum. Ailem İstanbul’da yaşamıyor, Çorum’da doğdum, liseye kadar orada yaşadım ama lisede tutturdum illa yatılı okuyacağım ben diye, İstanbul maceram o zaman başladı, Atatürk Fen Lisesine girdim, o yüzden hep derim Çorum’da doğdum ama İstanbul’da büyüdüm diye. O zamandan beri hayatım çok değişti. Bundan mütevellit de İstanbul’un en sevdiğim yeri Kadıköy’dür, kaçınılmaz bir şekilde sürekli orada bulabilir insanlar beni :D Şimdilerde neler yapıyorum ? Fotoğraf çekmeye bayılıyorum, değişik bir trans biçimi benim için. Onun dışında okulda boş durmamayı öğrendim, bir sürü kulüp etkinliğimiz var, onlara koşturuyorum. Sanırım sürekli yeni bir şeyler öğrenmek durumunda kaldığınız için hoşuma gidiyor koşturmak. Hemen her konuda tartışmayı ve bir şeyler öğrenmeyi severim, yazı yazmayı da kendi kendimle oturup konuştuğum, tartıştığım bir zaman dilimi olduğu için seviyorum.
Yazmaya
ne zaman başladınız ? Sizi yazmaya iten bir olay ya da kişi oldu mu ?
Açıkçası ben ortaokulda, liselerde
kompozisyon ödevlerini özenerek yapan ve sınıfta okuyan tipler vardır ya,
genelde sınıfın yarısı ‘ders böyle geçip gidiyor iyi bari’ gibi bir minnet
içindedir onlara :D Onlardan biriydim. Babam edebiyat öğretmeni, evimizde
sayamayacağım kadar çok kitap var. Ben de ona özenip ilokuldan beri kendi
kütüphanemi kurmaya başladım, sanırım okumaya olan sevgimden sonra yazmaya
yöneldim. Bu dizilerdeki edebiyat öğretmeninin öğrencinin hayatını değiştirdiği
klişe de bende gerçek oldu sanırım. Orta okuldaki Songül Öğretmen’im ve
lisedeki Murtaza Öğretmen’im de bana okumayı ve yazmayı çok sevdirdi. Spesifik
olarak şöyle başladım diyemeyeceğim, uzun zamandır okumayı ve yazmayı
aktif bir biçimde sever haldeyim :)
Niçin
yazıyorsunuz ?
Babam hayatta önemli
olan kendi eserin olan bir şeyi ortaya koyabilmektir derdi, bana da öyle bir
haz veriyor sanırım. Fotoğraf da aynı yazı da, var olan bir şey sizin
dünyanızda nasıl, siz nasıl gördünüz ve nasıl göstermek istersiniz, size bu
şansı tanıyor. İlgimi çeken veya bana zevk veren bir konu, bir hikaye ne olursa
olsun yazıya dökünce başka insanlarla tam da aklımdan geçtiği gibi
paylaşabiliyorum, daha da önemlisi yazarken kendimde yeni şeyler fark
ediyorum.Son senelerde özellikle münazara ile tanıştıktan sonra karşıma çıkan
her konuya ait bir başka bakış açısını veya benim bu konuda gerçekten ne
düşündüğümü keşfetmeye çok ilgi duyar oldum, ondandır ki yazmak benim için
kendime ayırdığım bir zaman dilimi oldu, olmaya da devam eder umarım :)
Maskeli
Kedi fikri nasıl ortaya çıktı? Aklınızda hep böyle bir kurgu var mıydı yoksa
birden mi karar verdiniz ?
Bunu ben de kendime çok soruyorum ama
çıkış noktası gerçekten aklıma gelmiyor. Aklımda hep böyle bir kurgu yoktu,
birden geliverdi, onu söyleyebilirim. Üniversiteye başladığım yazdı, fazla fazla
boş vakit vardı belki de ondandır, bilmiyorum. Zaten ben başladığımda yalnızca
Eylül’ün hayatı haline gelen mesleği vardı aklımda, bu farklı gelmişti, bunu
sorgulamak için başlamıştım. Sonra zamanla farklı, komik, eğlenceli şeyler
gelmeye başladı aklıma. Bir baktım gittikçe eğlenmeye başladım yazarken, sonra
uzun soluklu bir hal aldı.
Savaş
ya da Eylül’ü oluştururken gerçek hayattan birinden etkilendiniz mi?
Açıkçası yazdığım her kelime
sonuçta benim hayat birikimimin bir eseri, etkilenmemiş olmam imkansız. Ama
aklımda şu kişi vardı diyebileceğim biri yok, hepsi karmaşık kişilikler, tekil
bir çıkış noktaları yok. Ama verdikleri tepkilerin, cevapların çevremdeki
insanlardan soyutlanmış olması imkansız elbette.
Yazarken
çektiğiniz zorluklar nelerdir ? Yazarken belli bir teknik
gözetiyor musunuz ?
Hayır, biraz düzensizim bu konuda. Öyle
oturup her gün 10 sayfa yazarım diyemem, şu anda da üzerinde çalıştığım başka
bir hikayem var mesela ama son iki üç haftadır tek satır yazmadım, aklımı
kuracalayan başka şeyler var çünkü. Yalnızca canım istediği zaman yazıyorum,
böylece zoraki tek bir cümle bile olmuyor yazılanlarda. Bundan dolayı yeri gelince
günde ondan fazla sayfa yazdığım da olmuştur. Tecrübeli yazarlar bu konuda
nasıl bir yöntem gözetir bilmiyorum ama hadi oturup yazayım bari diye başlayan
bir yazar olduğuna inanmıyorum, şevkle ve hevesle klavye başına geçmek lazım
kesinlikle.
Genç
yazarlara ne gibi önerilerde bulunursunuz ? Kendilerini geliştirmek için neler yapmalılar
?
Öncelikle yazar olmak bence
kitabının çıkması, makalenin yayımlansı ile ilgili bir konu değil, severek ve
istekle yazan herkes yazardır. Kendinizle veya başkalarıyla paylaşmanız bir
tercih meselesi. Kendilerini geliştirmek için ise öğrenmeye açık olmalarını
tavsiye edebilrim. Bahsettiğim üzere bir örnek, münazara kulübüne girip
münazara turnuvalarına katılmaya başladığımdan beri dünyam kelimenin tam
anlamıyla büyüdü diyebilirim. Ondan sonra daha farklı kitaplar ve filmler girdi
hayatıma. Piyanoya, fotoğrafa başlamak bile kendimi yazı alanında geliştirmeme
katkı sağladı bence. Her zaman yapacak farklı bir şeyler bulabilirsiniz,
bunlara başlamaktan korkmayın, size mutlaka bir kapı açacaktır. Hayatınıza
işledikten sonra kaleminize de işlememesi mümkün değil zaten.
Diyelim
ki okuyuculardan birinin Maskeli Kedi hakkında hiçbir bilgisi yok. Ona
kitabınızı nasıl tanıtırsınız ?
Senden benden çok da farklı olmayan
ama kendine bambaşka bir dünya yaratan bir kızın, Eylül’ün hikayesini anlatıyor
Maskeli Kedi. Eylül harika bir oyuncu
ama sahne performansında değil, bizzat gerçek insanların hayatlarında
olmalarını istediği rolleri oynuyor, kendi
hayatına ayırmadığı kadar büyük bir özenle hem de. Ama gün gelince türlü
maceralar onu artık kendisi için de bir senaryo yazmaya mahkum bırakacak. Onun
komik ve samimi sohbetiyle hayatının nasıl değiştiğini öğrenmek isterseniz
Maskeli Kedi’nin hikayesine kulak verebilirsiniz :)
Maskeli
Kedi kurgusu yönüyle senaryolaşmaya çok uygun dolayısıyla filme çekileceği
söylense ne hissedersiniz ?
Çok ama çok mutlu olurum elbette.
Aslına bakarsanız böyle uzun soluklu bir şey yazınca kendi kafasında
görselleştirmemek imkansız oluyor yazar için. Benim kafamda oyuncular bile
vardı desem yalan olmaz :) Ama filminin çekileceğini amaçlayarak yazmadım,
sadece hikayenin dinamikliği görselliği beraberinde getirdi. Romantik komedi
tadında bir hikaye, okuyucunun zihninde kendi kendine filmleştireceğine
inanıyorum zaten :)
Son
olarak gelecekte yeni bir kitap haberi var mı ? Ufuktaki planlardan bize biraz
bahsedebilir misin ?
Yeni bir kitap olur mu bilmem ama
yazdığım başka çok şey var. Ben hayatım boyunca tek bir büyük amaç edinemedim,
bunun eksikliğini hissediyorum aslında, yazı hayatıma da yansıyor bu. Şu anda
üzerinde durduğum bir başka hikayem var ama nasıl ilerler, ilgimi ve sevgimi
kaybeder miyim ona karşı bilemiyorum. Onun dışında Such As Blog üzerinden
gezdiğim, gördüğüm yerleri; öğrendiğim şeyleri paylaşmaya devam edeceğim.
Ufuktaki planlarım şimdilik bu zamana kadar ne yaptıysam öyle devam etmek,
umarım güzel yerlere çıkar :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder