Kitap/Yazar İsimlerinin Baş Harfleriyle Blog/Blogger İsmi



   Yeni bir mimle daha karşınızdayım! Kristal Kitap beni etiketlemiş , mim resmi ise Athena'nın Güncesi'ne ait! Resme bayıldım resmen :) 
   
   Bu mimde blog adınızı ya da kendi adınızı kitap adlarının ilk harfleri ile yazıyorsunuz. Bende TİRYAKİSİ yazmaya karar verdim. "İ" harfi ile başlayan kitabım neredeyse yoktu o yüzden KİTAP yazamadım. Son harfte "I" kullanmak zorunda kalmamdan anlarsınız zaten   :( İkinci "i" harfinde ise kitap adını değil yazar adını kullandım. 




    Normalde kimseyi etiketlemeyi düşünmüyordum ancak mim/tag yapmayı sevdiğimi fark ettim. Umarım etiketlediklerim de severek yapar :) 

* Obur Kitaplık 
* Mavi Kalem 
* İkinci Harfi İ 

YORUM : Sessizliğin Gürültüsü - Juli Zeh



    Juli Zeh'in 2001 yazında çıktığı Bosna yolculuğunun izlenimlerinden oluşan Sessizliğin Gürültüsü, doğanın büyüleyici güzelliğiyle yıkımın iç burkan izlerinin iç içe girdiği, savaşın hayaletinin hâlâ her yerde kol gezdiği bir ülkeyi yalın bir şiirsellikle anlatan etkileyici bir kitap. Gezi boyunca yaşadıklarını derin bir duyarlılık ve ince bir mizah anlayışıyla aktarırken bir yandan da savaşın doğasını, sebep ve sonuçlarını sorgulayan Zeh'in akıcı anlatısı, küçük öykülerden örülü bir roman tadında.


Sayfa Sayısı : 224
Orjinal Adı :  Die Stille ist ein Gerausch 
Yayınevi : Metis Yayıncılık
Etiket Fiyatı : 18.50

***
   Kitap , yazar Juli Zeh'in karışıklık içinde olan Bosna'ya yolculuğunu anlatıyor. Almanya'nın düzenli , mantıklı hayatından sıkılmış olan yazarımız kendisinin de anlayamadığı bir nedenden ötürü Bosna'yı , Hırvatistan'ı , Zagreb'i , Sırbistan'ı geziyor. Kitapta da yol boyunca tanıştığı insanları , gezdiği yerleri anlatıyor. 
  
Juli Zeh


   Kitabı beğenmedim çünkü çok daha acıklı , gerçeği yansıtan bir anlatım bekliyordum sanırım. Ancak yazar sürekli kendi serüvenini anlatıyor. Bu yüzden sıkılarak okudum. Konu hakkında bilgim yoktu zaten ve Juli Zeh'te bu kargaşanın nasıl başladığını ya da yeni yönetim hakkında kendi düşüncelerini anlatmıyor kitapta. Sürekli yol boyunca yaşadıkları , duyguları , iç dünyasını okudum. Çevre tasvirleri bana göre azdı. Zaten kadın her şey olup bittikten sonra gitmiş Bosna'ya. 
   Konu ilginizi çektiyse alıp okuyabilirsiniz ancak kesinlikle bu konu hakkında daha iyi kitaplar vardır.



Puanım : 3/5

YORUM : Kusursuz Oyun - Jaci Burton



      Mick Riley, yıllardır profesyonel bir sporcu olmanın tüm avantajlarından yararlanmıştır: ün, servet ve her şehirde başka bir kadın...Tara Lincoln'le tanıştıktan sonra, tek gecelik ilişkilerden daha fazlasını istediğini fark eder. Tara ise futbolun, bu adı çıkmış çapkınını yakından tanımakla pek de ilgilenmemektedir. Mick Riley'nin son gözdesi olarak medyanın ilgisini çekmeden önce bile hayatı yeterince karışık olan Tara, aşk oyununu bir kere oynamış ve kaybetmiştir. Bu riski bir kere daha göze almaya hiç niyeti yoktur; hele ki söz konusu Mick gibi bir kadın avcısıysa...Ancak Mick kazanmaya kararlıdır; aklında da mükemmel bir strateji vardır.


Sayfa Sayısı : 376 sayfa
Orjinal Adı : The Perfect Play
Seri Sıralaması : Play Serisi #1
Yayınevi : Nemesis Kitap
Etiket Fiyatı : 20 tl
Goodreads Puanı : 3.97

****
     Her 20 sayfada bir erotik sahne bulanan , konu ve karakter açısından sıradan bir kitap Kusursuz Oyun. Zengin , yakışıklı bir adamın kötü geçmişi olan, orta halli bir kadına aşık olması ve onu elde etmek için çabalamasını okuyoruz tüm kitap boyunca. Kötü bir kitap mıydı ? Değildi. Fakat okunsa da okunmasa da olurdu benim için. Birkaç hafta sonra konusu tamamen aklımdan çıkacak türden bir kitaptı. 

   Konusuna kısaca değinecek olursak , Tara kötü geçmişi olan buna rağmen dimdik ayakta duran 30 yaşında bir kadındır. Mick ise hayatını futbola adamış bir sporcudur. İkilimiz karşılaşır ve ilk andan itibaren aralarındaki çekime karşı koyamazlar. 

   Kitabın başlarında Mick ve Tara arasında zeki-komik diyaloglar olsa da sonlara doğru yazar artık iyice gel-git yaptı karakterler arasında. Acaba birlikte olsak mı ? Ama bir sürü engel var aramızda. Ama ona karşı koyamıyorum. Tara sürekli bu mantıktaydı. Tara'nın kararsızlığı beni çileden çıkardı! 



  İkilinin sürekli birbirini yanlış anlamaları , tamamen konuşmadan ayrılma eşiğine gelmeleri sonra da hemen birbirlerini affetmeleri karakterlerin çok sığ oluşturulduğunu düşündürdü bana. Yazar , daha olgun karakterler yaratsaydı daha okunası bir kitap olabilirdi diye düşünüyorum. 

   Serinin ikinci kitabı Oyunbozan'ı okumayı düşünmüyorum. Serileri yarım bırakmaktan nefret ederim ancak Oyunbozan'ı okuyanlar ilk kitaptan daha kötü olduğunu söylediler. 



Puanım : 3/5


Mim : Biraz Müzik Biraz Ben


  Uzun zamandır ilgili yayın yazamıyordum. Beni bu güzel mime etiketlediği için Bin Tatlı Yıl blogunun sahibine teşekkür ederim! Hemen sorulara geçiyorum...


1) Müzik denildiğinde akla gelen ilk kelime?
  Aklıma gelen ilk kelime 'duygu'. Neden ilk olarak duygu kelimesi geldi bilmiyorum :)

2) Hiç müzikten bıktığınız oldu mu? Veya dinlemeye ara verdiğiniz?
  Dinlemeye ara vermek zorunda olduğum zamanlar oldu. Ancak hiç isteyerek ara vermedim. İleride bıkar mıyım bilemem ama şu zamana kadar hiç bıkmadım.

3)Hayatınız boyunca hayran olduğunuz bir ses sanatçısı oldu mu? Posterlerini odanız astığınız fan dediğimiz türden yani?
   Sanatçılara değil ama birçok kez şarkılara hayran oldum. En son 2 yıl önce poster asıyordum sanırım. Genelde HIM posterim vardı şimdi olsa asmam.

4) Kitap okurken müzik dinler misiniz?
  Dinlemeye çalıştığım zaman sözler kafamda yankılanıyor ve okuduğumu anlayamıyorum. Enstrümantal dinlediğimde başım ağrıyor o yüzden dinlememeyi tercih ediyorum.

5) Çok klasik ama sormak istiyorum. Sizin türünüz hangisi?
   Genelde yabancı dilde rap ve rock dinliyorum. 

6) Asla dinlemem dediğiniz bir tarz var mı?
   Türkçe pop , rap. Arabesk rap. Minimal. Country. 
   Dinlememeyi tercih ediyorum. Belki ileride dinlerim o yüzden hiçbirine asla diyemem.

7) Size bir şarkıcı olmak isterseniz kim olmak istersiniz desem?
   Hiçbiri. Şarkıları yazan veya besteleyenler değil sadece söyleyen şarkıcılar hep piyasada. Böyle olunca da hiçbirinin yerinde olmak istemezdim. 

8) İmkanınız olsa ülkemizde müzikle ilgili neyi değiştirmek isterdiniz?
   Saçma sapan sözleri olan tüm şarkıları değiştirmek isterdim. Arka planda aynı melodiyi deforme ederek tekrar tekrar kullanan ve sanatçı kelimesinin anlamını bilmeden kendine sanatçı diyen tüm o gereksiz insanları yok etmek isterdim. Ne yazık ki öyle bir gücüm yok.

9) Bu şarkı benim dediğiniz bir şarkı var mı?
   Sürekli favori şarkım değiştiği için bu benim şarkım dediğim bir parça yok. 

10) TV'lerde yayınlanan Talk Show'lar hakkında ne düşünüyorsunuz? Özellikle sunucusunun ses sanatçısı olduğu programalardan bahsediyorum.
    İzlemiyorum o yüzden bir şey söyleyemem. 

11) Kim şarkı söylemesin sorusuna vereceğiniz ilk isim kim olur?
    Herkes söylesin ya. Kimseye söylemesin diyemem. Dinleyip dinlememek benim elimde sonuçta.


   Kimseyi etiketlemiyorum çünkü üşengecim :D O yüzden isteyen herkes yapabilir :D 

YORUM : Yokuş Aşağı - Wolfgang Herrndorf

"İnsanın, otoban polisi karakolunda sidikli ve kanlı bir halde oturmuş, ebeveynine dair sorular yanıtlaması da büyük ikramiye sayılmaz. Hatta işkence görmek işime bile gelirdi, o zaman heyecanım için bir gerekçem olurdu hiç değilse. En iyisi çeneyi tutmak, demişti Çik. Ben de onunla aynı görüşteyim. Şimdi, yani artık zaten hiçbir şey fark etmedikten sonra."                                            Harita yok, pusula yok, yön tabelalarının hiçbir anlamı yok. Sadece önlerindeki yol var; nereye ulaştığını yalnızca onların bildiği. "Rus süprüntüsü" lakaplı Çik ve lakap bile takılmayacak kadar sıkıcı Maik, Berlin'den çalıntı bir Lada'yla yola çıkıyor. Aniden mi? Evet, aniden. Kaçacak bir şeyleri mi var? Belki de. Buğday tarlalarında, çöp dağlarının arasında, otobanda yol aldıkça dostluğun ne demek olduğunu da keşfetmeye başlayan Maik ile Çik'i, saflıkla arsızlığın iç içe geçtiği yolculuklarının sonunda, akıllarının ucundan bile geçmeyecek bir sahne bekliyor.

Sayfa Sayısı : 288 syf
Goodreads Puanı : 3.98
Etiket Fiyatı : 18 tl
Seri Sıralaması : Herhangi bir seriye ait değil.
Yayınevi : On8 Yayınları 


***
  Bu aralar karşıma sürekli iyi kitaplar çıkıyor. Bu durumdan gayet memnunum tabi ki! Umarım bu şekilde devam eder :)

  Yokuş Aşağı ; kendisini sıkıcı , korkak bulan 14 yaşındaki Maik hakkında. Maik , karakterini dışa yansıtmayı sevmiyor bu yüzden toplumda kendini belli etmeden yaşayıp gidiyor. Alkolik bir anne ve aldatan bir baba da ona pek yardımcı olmuyor. 

Kitabın tiyatro uyarlamasından bir görüntü.
  Sınıflarına yeni gelen Çik , daha ilk günden Maik'in ilgisini çekiyor. Ve bir gün Çik ona hayatının tüm sıkıcılığını alıp götürecek bir teklifte bulunuyor. Böylece ikilinin heyecanlı yolculuğu başlıyor. 

   Kitabın kurgusu her yazarın aklına gelebilecek olmasına rağmen Wolfgang Herrndorf'u çok yetenekli buldum. Çünkü sıradan bir kurguyu sayfalara öyle güzel aktarmış ki! Kitabın akıcılığını , basit kurguyu unutturdu diyebilirim. 
   Kitabın sonunun ilk sayfalarda anlatılması da çok güzeldi. Sonunu bildiğiniz bir olayın nasıl o hale geldiğini okuyorsunuz. 
   Kitabın herkese hitap ettiğini düşünmüyorum ancak ben çok beğendim. 288 sayfacık zaten hemen bitiverdi. Seri olsaydı olabilirdi sanırım. Kitabın sonu biraz muallakta kaldı diyebilirim. 


Puanım : 5/5



YORUM : İhanet Altını - Philip Reeve


 
      Dev kent Anchorage, devasa demir paletleri üstünde Buz Diyarı boyunca Ölü Kıta’ya doğru sessizce ilerliyordu. Kurşunlarla delik deşik bir halde, başıboş sürüklenen bir havagemisinin umutsuz iki pilotu Tom ve Hester için bir sığınak olabilir miydi? Sokaklarında hayaletlerin ve deliliğin kol gezdiği bu tuhaf kent, tehlike ve karışıklıklarla dolu bir ateş fırtınasına doğru sürüklenmekteydi…


Sayfa Sayısı : 366
Seri Sıralaması : Yürüyen Kentler #2
Goodreads Puanı : 4.07
Etiket Fiyatı : 18 tl
Yayınevi : On8 Kitap

***
Serinin ilk kitabının yorumu için buraya tıklayın.

    Şunu belirtmeliyim ki serinin ilk kitabı güzeldi  , İhanet Altını ise muhteşem. İlk kitapla kıyaslayacak olursak çok daha fazla olay oluyor ve ilk kitaptaki karakterlere göre daha fazla kişi yer alıyor. İlk kitap -Yürüyen Kentler- daha karamsar bir ortamda geçiyor ve okuyucu Mobillik hakkında fazla bilgi sahibi değil. İhanet Altın'ın da yazar , çok daha fazla bilgi paylaşıyor bizimle. Sonu bile harikaydı! 
    
Hester

 Sevmediğim tek bir yanı vardı sanırım. Ana karakterlerimizin davranışlarındaki değişiklikler. Yani bunu yapmaz dediğim Hester bile öyle bir şey yaptı ki şaşıp kaldım. Belki de bu yüzden daha çok sevdim ikinci kitabı..İlk kitapta çocuk okuyuculara yönelik atmosfer değişiyor. Yazar , yetişkinlere göre yazmaya karar vermiş ikinci kitapta sanırım. Böylesi daha iyi olmuş. 

not : On8'in sitesinde kitabın kurgusu hakkında bilgiler bulabileceğiniz için olaylara değinmedim. Ancak baştan belirtmeliyim ki ilk kitabı okumayanlar için kitabın arka kapağında yazanlar spoiler içerebilir! 


Puanım : 5/5


Yorum : Yürüyen Kentler - Philip Reeve

Dünya düzeninin tamamen değiştiği, kentlerin makineler üstünde yer değiştirmek zorunda kaldığı bir zamanda, küçük yerleşmeleri kovalayıp avlayan Londra, onları parçalayıp kendine enerji sağlamaktadır. Genç tarihçi Tom, Doğa Tarihi Müzesi'nde, alt sınıftan biri olarak çalışmaktadır. Kentin ünlü arkeoloğu, baştarihçi Valentine'a hayran, kızı Katherine'e de âşıktır. Ancak, baştarihçinin ansızın uğradığı saldırıyı engellemeye çalışırken, kendini gizemli saldırgan Hester Shaw'la birlikte, "yürüyüp giden" Londra'nın dışına atılmış bulur...





Sayfa Sayısı : 320
Yayınevi : On8 Kitap 
Serisi Sıralaması : Yürüyen Kentler 1 (Mortal Engines , #1)
Goodreads Puanı : 3.98
Etiket Fiyatı : 18,00 tl
Daha ayrıntılı incelemek için buraya tıklayın.




YORUM : Gelecekte şehirler ; buzullar , depremler ve savaşlar yüzünden üst üste bindi ve en alt kata tekerlek takıldı! Artık kentler yürüyor! İnsanlar Mühendisler , Tarihçiler , Seyrüseferler gibi loncalara ayrıldı ve savaş olmadan yaşıyorlar. Tabi ki avlar tükenene kadar..




   Kitap , ilk sayfadan beni kendine çekti. Olaylar hemen başlıyor ve devamında da heyecan artarak devam ediyor. Distopya türünün en iddialı örneklerinden biri. Zaten yazar Guardian Prize , Carnegie Medal gibi pek çok ödülün sahibi. Serinin uzatılmaması da hoşuma gitti. 4 kitapta yazarın her şeyi açıklayacağına inanıyorum.


                Hiçbir mühendis , tepesi atan bir tarihçi ile boy ölçüşemez.

       Kitap , 'Şimdi ne olacak ki?' dediğimiz bir yerde bitiyor. 
    Olayların akışını tahmin etmek imkansız çünkü hiç beklemediğiniz karakterler kentleri yönetenlerin baskısı altında değişiyorlar ve tamamen başka bir kimliğe bürünüyorlar. 
    Diğer distopyalara benzer yönleri ; halkın üst tabakadaki kimseler tarafından kandırılması ve resmen köle gibi kullanılmasıydı. Ana karakterimiz Tom'da bunlardan biriydi. Umarım ikinci kitapta halkı yöneten yöneticileri haklayabilirler :)

not : Serinin ikinci kitabı İhanet Altını ve On8 Kitap'tan Yokuş Aşağı kitaplarını da aldım. En kısa zamanda bu iki kitabın yorumunu da okuduktan yayınlayacağım.


Puanım :  4/5


Mim : Book Challenge Tag



  Merhaba! Uzun zamandır etkinlik yapma fırsatı bulamıyordum. Naz'lı Kitaplık'a beni bu güzel etkinlikte yer verdiği için teşekkür ederim! Lafı uzatmadan mim/tag e geçiş yapıyorum.



1) İlk Hayranlığım: Efsaneler Ülkesi Çin'e Yolculuk - Gülten Dayıoğlu


Okuduğum ilk kitap buydu sanırım. O zamanlar Çin diye bir ülke olduğunu bile bilmiyordum. İlkokul 2. sınıfta okumuşumdur. Üzerinden 11-12 yıl geçmiş sanırım..Sonrasında yazarın diğer kitaplarını da okudum ama hiçbirini Çin'e Yolculuk kitabı kadar sevemedim sanırım :)








2) Favori Serim: Hush Hush Serisi 


   Becca Fitzpatrick tarafından yazılan bu muhteşem seri yaklaşık 3 yıldır favori serimdir. Üzerine ne kadar 5 puanlık kitaplar okusam da Fısıltı kadar sevemedim hiçbirini. 






3) Favori Kitabım: Akilah - Fi


Favori serim hiç değişmedi ama favori kitabım her ay değişiyor nedense. Bu sıralar favori kitabım Akilah 'tan Fi. Yazarın üslubu çok farklı olduğu için sevdim sanırım :)









4) Favori Erkek Karakterim:  Patch Cipriano - Hush Hush Serisi 


Tabi ki Patch! *bloggerburadahaykırır* Zaten Hush Hush serisini sevmemin nedenlerinin başında Patch gelir. Bana göre karakteri en muhteşem erkek kitap karakteri :D 






5) Favori Bayan Karakterim: Tate Beamont - Uğursuz Kolye 


Uzun uzuuun yıllar önce okuduğum bir kitap. Tate'i kendimle eşleştirdiğim için olsa gerek favori bayan karakterimdir kendisi. İnatçı , utangaç ve hırslı biriydi. Sevdiği adamı görür görmez kendini kollarına atan kadınlardan biri değildi üstelik :) 







6) Favori Okuma Saatim: Gece Yarısı 

  Son soruya da geldik! Okumayı en sevdiğim zamanlar gece vakitleridir. Hava karardıktan sonra her saatte okuyabilirim aslında ama gece yarısı , ev sessizken okumak en güzeli. Hele o vakitlerde korku/gerilim kitapları okumak ayrı bir heyecanlı :D 


  Şimdi burada 20 kişiyi etiketlemem gerekiyor ancak ne yazık ki bu etkinliği yapmayan 20 blogger bulmak zor. Üstelik 20 kişiyi etiketlemeye üşenirim birde ben :D O yüzden etiketleyebildiğim kadar blogger ekleyeceğim aşağıya. Umarım yaparsınız! 

Agnes Wood 
Aynı Kitabın Altında
Ayşe Gül'ün Kitaplığı
Fighting!!!
Kitap Dedikodusu
Optik'in Kitap Blogu


Bir sonraki yazıda görüşmek üzere..

YORUM : Mezarlık Kitabı - Neil Gaiman



Arkadaşlarının Bod diye hitap ettiği Nobody Owens normal bir çocuktur.Eğer bir mezarlıkta yaşamasaydı, hayaletler tarafından büyütülüp yetiştirilmeseydi ve yanında ne canlıların ne de ölülerin dünyasına ait olan sadık bir koruyucusu olmasaydı, Bod tamamıyla normal olurdu.Bir çocuk için mezarlıkta tehlikeler ve maceralar vardır -tepenin altındaki çok yaşlı Çivit Renkli Adam, gulyabanilerin terk edilmiş şehrinin bulunduğu çöle açılan bir geçit, korkunç bir tehdit saçan tuhaf Bekçi...Ama Bod mezarlıktan ayrılırsa, ailesini de öldürmüş olan Jack denen adamın saldırısına uğrayacaktır...

Sayfa Sayısı: 320
Yayınevi : İthaki Yayınları 
Goodreads Puanı : 4.09
Etiket Fiyatı : 18,00 tl

***

   Kitap , daha bebek iken ailesi katledilen ve katilden kaçmayı başaran Nobody Owens ile ilgili. Nobody ya da arkadaşlarının deyimiyle Bod , evlerinin yanındaki mezarlığa sığınır. Bebeği mezarlığa kadar takip eden katil amacına ulaşamaz çünkü Bod mezarlığa girer girmez kaderi belirlenmiştir. Küçük Bod , hayalet bir aileye ve insan mı hayalet mi olduğu bilinmeyen bir koruyucuya sahiptir artık. 

    Bundan sonrası ise Bod'un başından geçen maceraları anlatıyor. Ailesi kim , neden öldürdü ? Koruyucu Silas ne tür bir yaratık ? Neden mezarlık sakinleri - ruhlar,cadılar vs- onu korumak için bu kadar zahmete giriyor ? Tüm bu soruların cevapları kitapta anlatılıyor. 

    Büyük punto ile basılmış ve resimli olmasına rağmen sadece çocuk okuyuculara hitap ettiğini  düşünmüyorum. İçerisinde çocuk okuyucuların etkilenebileceği gayet korkutucu sahneler vardı.


     Yazarın kalemi tek kelimeyle harika! Akıcı , gereksiz kısımlara yer verilmemiş , sade bir kitaptı. Mezarlıklı , hayaletli , hafif gothic hikayelerden hoşlanıyorsanız kitap size hitap edebilir. 



Puanım : 4/5



MAKK 2. Blog Tur : Kitap Yorumu + Playlist + Çekiliş

Blog turumuzun üçüncü gününden herkese merhaba! 

    Daha önce Onlardan Biri kitabı hakkında tanıtım içerikli kısa bir yazı yazmıştım. (Buradan ulaşabilirsiniz. ) Şimdi de kitap hakkında görüşlerimi sizlerle paylaşacağım. 

   Kitap , Berlin'in kalabalık , cıvıl cıvıl sokaklarının öteki yüzünü anlatıyor bize. Ailesi tarafından sevilmemiş , gençlik problemleri yaşayan , ırkı yüzünden ikinci plana atılan gençlerin kendilerini bulma maceraları da diyebiliriz. 
BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI